Kısa bir Aradan Sonra
Üretmek
Ülkemizde üretmek çok zor.
Özellikle yan sanayinin sürekli kapsam ve plansız işlemesi istenilen ürünlerin
üretimlerini etkilemekte. Üretim yapan kişiler katma değeri çok yada az
olduğuna bakmaksızın sürekli para kazanmaya yönelik işleri ön planda tutuyor. Kısa
sürede iyi kazançlar elde ediyoruz ama maalesef bunlar uzun süreli yatırımları
engelliyor. Planlamak pazar oluşturmak yorucu bir hal alıyor. Bazen önce bir
yapalım her türlü ürünü satarız kafası bizi süreklilikten maalesef geri
bırakıyor. O nedenle meslekler üretimler popülasyona göre eğilim sağlıyor.
Bakıyoruz ki hangi ürüne talep var herkes olana kayıyor. Sonra terazimiz yan
yan yatıyor. Şu ara çoğunlukla piyasada bu kadar üretim varken üretim eksikliği
yaşıyoruz. Buda bizim asıl ihtiyacımız olan ürünlerin ithal edilmesine yada
pahalıya alınmasına sebep oluyor. Herkes çarşı pazarı biliyor. Özellikle medya
ya iyi malzeme oldu ve her gün haberlerde pazarın nabzını tutuyoruz. Ticaret
bakanlığı haksızlık olduğunu ve gidermek için ise önlemler aldığını belirtiyor.
Asıl olması gereken üretim önlemleri iken maalesef biz üretmediğimiz ürünler
için fiyat artışını önlemeye çalışıyoruz. Nereden bakarsak bakalım sistemin
çarkları ters dönüyor. Kulağı arkadan tutma terimi buna iyi bir örnek. Büyük ekonomi,
yüksek ihracat rakamları bir çok alanda bir önceki yıl ya da ayların
rekorlarını kırıyoruz ancak fiyatların yükselmesinin önüne geçemiyoruz. Bu
nedenle esnafın elindeki mal diğerinden elli kuruş fazla diye haksız kazanç
olduğunu öne sürüyoruz. Tabii abartanlar var, önüne geçilmesi gerekli. Bunu
neden zabıtalar yapmıyor onu anlamış değilim. Ayrıca bu haksız kazanç yapanları
boykot edin deniliyor ama kimin fiyatı fazla bilmiyorum. Çoğunlukla
marketlerdeki fiyatlar pazara göre daha uygun. O zaman bizler pazardaki esnafı
mı boykot edeceğiz. Hal yasalarından ülke ekonomi önlemlerinden üretim
katsayılarından geriye kalan bu oluyor. Geçekten işin üretim olsa rekabet eder
fiyatı ve kaliteyi artırırdık. Ama kimse üretimden yana değil hele rekabetten
yana olan hiç yok. Ürün ve üretici bolluğu piyasada illaki rekabet ortamı
yaratacaktır. Bu nedenle fiyat düşüp kalite artacaktır. Fakat şuan üretici
firmaları rekabet yerine sadece fiyatları konuşuluyor.
Her
geçen gün büyüyen ve gelişen bir sektöre sahibiz. Okulların mezuniyetlerini çoğalttığı
bu günlerde tekniker ve mühendis açıklarını ortadan kaldırdık. Her yerde
istediğimiz kadar kalifiye elemana ulaşabiliyoruz. Çoğu yeni mezun olan
arkadaşlarımız tecrübelerini kazanmak için bir çok deneyimlerini özgeçmişlerine
eklemeye çalışıyor. Her geçen gün tecrübe katsayısı çoğalan sektörün kendi ihtiyaçlarını
karşılayacak bir yapıya ulaşması için beklemedeyiz. Öncü sayılan bir çok kurum çalışmalarına
kapalı kapılar ardında devam ediyor. Bilginin ve katma değerin bizleri ileriye götüreceğini
daha yakından anlıyoruz.
Yeni
mezun arkadaşların ilerlemeleri için bazı konulara değinmek isterim. Son
zamanlarda kariyer günleri etkinliklerine davet almaktayım. Katılımların yükse
oluşu beni çok heyecanlandırıyor. Bu konferanslarda en çok karşıma gelen
sorular arasında cv de ne yazılmalı sorusu var. Bir işveren olarak bu konuların
analizlerine bakıldığında standart cevaplar vermek kolay. Fakat gerçekten
olması gereken ise bu değil. Asıl olan cv ler de yazılanların karşı tarafa
nasıl geçtiği. Çoğu arkadaşımız ben çok etkinlik yaptım cv çok dolu sosyal ve
kültürel etkinlikler yüksek. Referanslar da çok iyi neden beni
değerlendirmediler gibi sorulara cevap arıyor. Bu tür sorular çok ama tek unutulan
empati. Sadece kendimizi anlatıyoruz karşı taraf ne ister yada nasıl düşünür
gibi soruları atlıyoruz. Cv denilen operasyon merhaba nasılsınız sorusuna cevap
olarak ilerliyor. Talep ediyorsunuz ve cepheye gitmek için elinizdeki
silahlarınızı gösteriyorsunuz. İnsani beceriler bunların en temel silahı. Sonrasında
yeteneklerinizi göre silahlarınızın çapına bakıyoruz. Çoğu zaman çok
silahınızın olması güçlü bir savaşçı olduğunuz anlamına gelmiyor. Asli olan
yeterince ve geliştirilebilir olması. Öncelikle bakılan silahlandırıldığında bu
kapasiteyi kaldırıp kaldıramaması. Bu tamamen askeri sınıflandırma düzeni gibi
bir konu. Elinizde olan silahın nerede kullanılacağı çok önemli. Elinizde bir
top varsa yakın muharebe yapamazsınız. Aynı şekilde muharebe yapacaksanız topla
gidemezsiniz. Ama bir top kullanıcısını silahlandırıp muharebeye hazırlayabilirsiniz.
İşin en temelinde asgari eğitim yatmaktadır. Savaşa gideceksek öncelikle asgari
eğitim gerekli. Yıllarca bu eğitimi aldınız ve şuan ise savaşa gitmek
istiyorsunuz. Askerler uzmanlaştırılmak için uzmanlık eğitimine giderler.
Eğitim sonrasında ise başarı olanlara eğitim aldığı alanda hizmet ettiğini gösterir bröve almaya
hak kazanır ve takarlar. Bu süreçten sonra sonra genel askerlik dışında uzmanı
olduğu alanda da hizmet sorumlulukları vardır. Bu alanda çalıştıkça uzmanlaşır
ve tecrübe kazanırlar. İşe başlamakta bu şekildedir. Fakat her Türk gencinde olması gereken cesaret ve vatan millet sevgisi. Hayat bir savaş. İş hayatında ise
savaşmak için niteliklerinizi geliştirmek önemli. İşveren yapmış olduğu maliyet
karşısında alacağı kazanca bakar. Bu kazanç ilerisi için yatırımda olabilir
yada hızlıca karşılıkta isteyebilir. Yeni arkadaşların ne iş olursa yaparım
yerine ben bu şekilde yapabilirim yaklaşımı daha önemli yapıcı olacak ve
ileride sonucu kötü tecrübeleri önleyecektir. Sadece tecrübe edinmek için
yapılan işler maalesef ilerleyen süreçte sizleri daha anlamsız ve gereksiz
şekillere sokabilir. Dikkat edilmesi gereken bir konu.
Peki ya ne yapacağız
Tek yapmanız gereken kendinize
güvenmek ve sabırla beklemek. Beklerken de çabalamak ve samimiyetinizi karşı
tarafa tam olarak anlatmak. O zaman istediğiniz hedefe daha hızlı ilerleyebilirsiniz.
Sakıp Sabancının Dediği Gibi;
Çalışmak , Çalışmak, Çalışmak bu üç kavramdan asla geri durmayınız. Bir çok
istişare edilen konun en atında bu gerçekler yatmaktadır.
Acar BALTAŞ’ın bir makalesi
aslında neden iş ve personel sorunlarının olduğunun temelindeki sorunu bir
nebze anlatıyor. http://www.acarbaltas.com/asiri-ebeveynlik-hastaligi/
adresinden takip edebilirisiniz.
MESUT ACAROĞLU
MAYIS 2019